Silikon Vadisi’nin öncü mühendisleri ve girişimcileri son birkaç on yıldır dünyayı değiştirmeyi vaat ediyor, hatta insanların alışkanlıklarını ve davranışlarını değiştirmeyi başardıklarını söylemek dahi mümkün. İnsanların ihtiyaçlarını tespit edip, doğru zamanda doğru ürünleri doğru insanlarla buluşturuyorlar. Daha sonra sıfırdan inşa ettikleri bu şirketlerin değerlerini onlarca, yüzlerce kat büyütüp satıyorlar, halka arz ediyorlar. Gelin şimdi dünya ekonomisinin en önemli bileşenlerinden birisi olan startuplara bir göz atalım.
Startup nedir?
Startup ya da Türkçe haliyle girişim, bir şirketin yeni kurulmuş halindeyken adlandırılmasıdır. Bunun yanısıra iş dünyasında startup kavramı genellikle teknoloji şirketi veya teknoloji startupı çağrışımı yaptırır. Bu yazıda da startup dediğimizde teknoloji startupından bahsediyor olacağız.
Startupları tanımlarken, yeni kurulmuş, az çalışanlı, hızlı büyüme potansiyeli olan, yenilikçi, yeterince fazla sayıda insanın sorununu çözen, ölçeklenebilir şirketler diyebiliriz. Bu şirketler bir ürün ya da hizmet geliştirirler ve yolculuklarının başlarında kısıtlı kaynaklara sahip olduklarından girişim sermayesi (VC) ya da kitlesel fonlama gibi finansal kaynaklara başvururlar.
Finans kaynaklarına erişimden bahsederken, startupların çok büyük bir kısmının çeşitli nedenlerden kısa sürede battığını da belirtmeliyiz. Bu nedenlerden birisi de startupların doğru ekip arkadaşını bulamamaları. StartupCentrum olarak ele aldığımız sorunlardan birisi de bu. Ekip arkadaşı bulmak ya da bir startupa katılmak için startupcentrum.com adresine göz atabilirsiniz.
Startupları anlamak
Başlıca Silikon Vadisi’nde gelişen bu kültür ve iş yapış şekli beraberinde bazı özellikleri de getirdi. Örneğin startupların genelde tam anlamıyla gelişmiş bir iş modeli olmaz, iş modellerini sürekli güncellemeye, değişiklikler yaparak doğru iş modelini yaratmaya çalışırlar. Startuplar başarılı olmak için doğru ürünü doğru zamanda doğru insanlarla buluşturmalıdır. Ardından o ürün karşısındaki kuvvetli talep karşılanmalıdır. Buna da ürün-pazar uyumu (product-market fit) denir. Bir başka önemli konu da startupların paraya olan ihtiyacıdır. Gerekli altyapı ürünlerini, hizmetlerini satın almak, kaliteli insan kaynağını istihdam etmek, pazarlama yapmak gibi aktiviteler için finansman gereklidir. Startupların çoğu kurucularının öz sermayesi ile fonlanarak hayatlarına başlarlar.
Hangi şirketlere startup denir?
Hang şirketlere startup denilebileceği hala tartışılan bir konudur. Örneğin kimileri erken aşamadaki tüm işletmeleri startup diye tanımlarken, kimileri sadece “startup yaklaşımında” olan teknoloji şirketlerini startup diye tanımlar. Bunun yanı sıra, kimileri Getir, Yemeksepeti gibi nispeten büyük şirketlere de startup derken, başkaları bu şirketlere scale-up (kısaca hızlı ve büyük hacimlerde büyüyen şirket) ya da kurumsal şirket (corporate) diyebilir.
Biz bu tartışmalardan kenarı sıyrılıp startup şirketlerinde sıklıkla karşılaştığımız bazı özellikleri sıralayacağız. İşte startupların özellikleri:
- Yenilikçi
- Sorun çözen
- Hızlı büyüyen
- Ölçeklenebilir
- Esnek
- Yüksek riskli
- Güçlü şirket kültürü olan
- Genç (maksimum 2-3 yaşında gibi)
- Teknoloji odaklı
- Küçük ekipli
- Genellikle dışarıdan fonlanan
Startupların avantajları ve dezavantajları
Startupların ve startuplarda çalışmanın, startup kurmanın çeşitli avantajları ve dezavantajları vardır. Startuplarda çalışanlar için daha fazla sorumluluk, büyüme ve öğrenme alanı olur. Çalışanlar kurumsal şirketlere kıyasla çok daha fazla, kolay risk alabilir. Ekip üyelerinin etki alanları daha büyüktür. Bunun yanısıra size sıkıcı gelen bazı işleri de yapmak durumunda kalabilirsiniz. Örneğin bir startup kurucusunu muhasebe, insan kaynakları gibi işlerle uğraşırken bir yandan da ürün geliştirirken veya ofisin çöplerini atarken bulabilirsiniz. Aynı zamanda içinde bulunduğunuz ekipler büyüdükçe, eğer siz de kendinizi doğru şekilde yetiştirmiş iseniz, daha fazla sorumluluk alıp ekip lideri olma ihtimaliniz yüksektir.
Startuplardaki çalışma kültürü genelde daha esnek ve rahat olur. Çalışma saatlerine, giyim kurallarına pek takılmazlar. Bu da daha mutlu bir iş ortamı yaratabilir. Bir startupta staj yapmak için 5 neden başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ediyoruz. Bir başka avantaj ise startuplarda hisse sahibi olabilme şansınızdır. Startuplara özellikle erken aşamada katılan ve ciddi katkıda bulunması beklenen ya da katkıda bulunan ekip üyelerine hisse verilebilinir. Bu hisseler şirketin ilk günlerinde pek değerli olmasa da birkaç ay ya da birkaç yıl içerisinde ciddi varlıklara dönüşebilir.
Startupların dezavantajlarına gelecek olursak bunlardan en büyüğü, risk. Startup çalışanları risk altındadır, çalıştıkları şirketin batma ihtimali azımsanmayacak kadar yüksektir. Kurulan çoğu startup battığından bu işe zaman ve finansal kaynak yatıran yatırımcılar da büyük riskler alırlar. Aynı zamanda startuplar genellikle yüksek rekabet içerisindedir, rekabet ettikleri şirketler kendileri gibi henüz küçük ölçekli şirketler olabileceği gibi bazen dünyanın en büyük teknoloji şirketleri de olabilir. Bu şirketlerin ellerinde bulunan kaynaklar göz önünde bulundurulduğunda startupların finansal yapılarını gözden geçirmeleri, genellikle büyük miktarlarda yatırım almaları gerekir. Bu rekabet halinde, tek bir hedefe odaklı bir şekilde çalışan startup çalışanları bazen uzun saatler çalışmak zorunda kalabilir.
Bu avantajları ve dezavantajları özetleyecek olursak şu şekilde özetleyebiliriz.
Avantajları
- Öğrenmek için daha fazla fırsat
- Daha fazla sorumluluk
- Esneklik
- Yenilikçi bir ortam
- Hata yapmaya elverişli bir ortam
Dezavantajları
- Şirketin batma riski
- Çoğu durumda sürekli fon bulma ihtiyacının olması
- Yüksek stres
- Rekabetçi bir iş ortamı
Startup örnekleri
Bugün kullandığımız yazılımların, ürünlerin, hizmetlerin çoğu bir startup olarak hayatlarına başlamıştı. Bu yenilikçi şirketler hayatımızda önemli yer ve zaman edindiler. Silikon Vadisi’nde 1990’larda kurulmaya başlayan Dot-com şirketleri özellikle 1995’ten 2000 yılına kadar astronomik şekilde değerlenmeye başladılar. Bu internet şirketleri zayıf iş planları nedeniyle yeterince para kazanamıyorlardı fakat buna rağmen bir balon şeklinde değerleri artıyordu. Fakat 2000 yılından Ekim 2002’ye geldiğimizde bu şirketler çok büyük değer kayıpları yaşadı hatta bir çoğu battı.
İçlerinde bu balon patlamasından hayatta kalan şirketler de oldu. Örneğin Amazon ve eBay. Bugünün Microsoft, Apple, Google, Meta gibi başarılı teknoloji şirketleri de startupların örneklerinden. Türkiye’de ise Mynet, Yemeksepeti ve GittiGidiyor gibi şirketler o dönemlerde kurulan şirketlerden.
Büyüklükleri açısından startup olup olmadıkları tartışsak da, startup yaklaşımıyla kurulan ve Türkiye’nin en başarılı şirketleri olan bazı şirketlerden de bahsetmeliyiz.
Getir
Dakikalar içinde market alışverişi teslimatı yapma fikriyle yola çıkan Getir, Nazım Salur tarafından 2015 yılında kurulmuştu. Türkiye’de yüksek hacimlere ve pazar paylarına ulaştıktan sonra Avrupa’daki rakiplerini de satın alan Getir, ardından ABD dahil yurtdışı operasyonlarına başladı. Getir, Türkiye’nin unicornlarından (değerlemesi 1 milyar doları aşan şirket) birisi oldu.
Insider
2012’de İstanbul’da kurulan Insider, bir pazarlama SaaS startupıdır. Dünyanın önemli yatırım şirketlerinden yatırım alıp, şirketi büyüten ve pazardaki konumlarını sağlamlaştıran Insider’ın dünyanın farklı yerlerinde ofisleri var. Insider da Türk unicorn’lardan birisi.
Peak Games
2010 yılında İstanbul’da kurulan Peak Games mobil oyun geliştiren bir şirket. Toy Blast ve Toon Blast gibi oyunlarla büyük başarılara imza atan Peak Games 2020 yılının Haziran ayında Zynga tarafından 1,8 milyar dolara satın alınmıştı. Bu da Peak Games’i bir unicorn yaptı.
Startupların finansal kaynak bulması
Önceden de bahsettiğimiz gibi startuplar genelde finansal olarak kurucularının öz sermayeleri, ailesi ve arkadaşları tarafından fonlanır. Fakat işler ilerledikçe finansal kaynak bulma yöntemleri de çeşitlenir. Bunlardan bazılarına değineceğiz.
Bootstrapping
Bootstrapping bir girişimcinin ve girişimin kendi kaynaklarıyla işleri yürütebilmesi durumuna denir. “Kendi yağıyla kavrulmak” deyimi tam olarak bu durumu özetler. Bootstrapping yapan şirketler şirket dışından para almazlar. Kurucular şirketi öz kaynaklarıyla kurarlar, ardından şirketin elde ettiği gelirden artan kar tekrar şirkete aktarılarak şirket büyütülür. Bu durum nispeten yavaş bir büyüme olacağını düşündürdüğünden yüksek rekabet olan durumlarda en ideal fonlama yöntemi olmayabilir.
Aile ve arkadaşlar
Aileniz ve arkadaşlarınız şirketinizin ilk yatırımcılarından olabilir. Bu yol izlenecek ise dikkatlice ve sağlıklı bir iletişim kurularak yapılması beklenir. Yazılı bir anlaşma, geri ödeme planı ve iş planı doğru bir şekilde anlatılmalıdır.
Bu aşamalarda genellikle tohum öncesi (pre-seed) veya tohum (seed) aşama fonlamalar gerçekleşir ve yatırılan kaynaklar kısıtlıdır.
Kitle fonlaması
Şirketinizin ilk fonlamalarından birisi son yıllarda oldukça yaygınlaşan kitle fonlaması yani crowdfunding olabilir. Kitle fonlaması sayesinde tanımadığınız yüzlerce insandan küçük miktarlarda yatırımlar alabilirsiniz. Bazı kampanya türlerinde yatırımcılar yatırımlarının karşılığında ürünler, hediyeler alırken bazı kampanya türlerinde şirketlerden hisse, hak alabilir.
Melek yatırımcı
Melek yatırımcılar (angel investors) genellikle erken aşamalardaki startuplara yatırım yapan bireylerdir. Aldıkları yüksek risk karşısında yüksek kar beklentileri vardır. Bu konuda detaylı bilgi almak için melek yatırımcılık hakkında yazdığımız yazımızı okuyabilirsiniz.
Girişim sermayesi firmaları
VC (venture capital) ismiyle yaygın olan girişim sermayesi ya da risk sermayesi firmaları genellikle büyüme potansiyeli gördükleri, ürün pazar uyumunu yakalamış ya da o aşamaya yaklaşmış şirketlere yatırım yaparak risklerini minimize etmeye çalışırlar. Bu şirketlerde yüksek yatırım getirisi beklentisinde olurlar. Genellikle yatırım yaptıkları şirketlere bir ortak gözüyle yaklaşırlar ve yönetim kurullarına dahil olurlar. İdeal bir yatırımda sadece finansal kaynak aktarımı değil, aynı zamanda know-how (bilgi birikim) aktarımı da gerçekleşir.
Girişim hızlandırıcıları ve kuluçka merkezleri
Startupları fikir aşamasından itibaren çeşitli programlar ile destekleyen girişim hızlandırıcıları ve kuluçka merkezleri de startupların finansal kaynak bulabilecekleri yollarındandır. Türkiye’deki finansal destek sağlayan bu kuruluşları görmek için ilgili yazımızı okuyabilirsiniz. Startup hızlandırıcıları ve kuluçka merkezleri startuplara fikir geliştirme, şirketleşme, mentorluk, eğitim, ofis alanı gibi birçok destek de sağlar.
Devlet hibe ve teşvikleri
Startupların fonlanmasının bir yolu da devletlerin sağladığı hibe ve teşviklerdir. Devlet bazı durumlarda nakit destek sağlarken bazı durumlarda vergi muafiyeti gibi teşviklerde bulunmaktadır.
KOBİ kredileri
KOBİ (Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler) kredileri genellikle bankalar tarafından verilir. Doğru bir iş planıyla bankaları ikna etmek durumunda düşük faizli iş kredilerine erişebilirsiniz.
Startup nasıl kurulur?
Startup kurmanın tek bir doğru yolu yoktur. O yüzden size fikir vermesi açısından kabaca neler yapabileceğinizi anlatacağız.
Bir startup kurmayı düşünüyorsanız işe önce kendi yeteneklerinizi, tecrübenizi ve eğilimlerinizi yani ilgi alanlarınızı düşünerek başlayın. Öncelikle ilgi çekici bir özgeçmişe sahip olmanız startupınız için ortak, ekip arkadaşı hatta yatırımcı ararken bile kıymetli olacaktır.
Startup kurup onu büyütme işinin ne kadar zor olabileceğinin farkına varmış olmalısınız. Bu durum karşısında yeterince istekli, hırslı, dirayetli ve odaklı olup olamayacağınızı düşünmelisiniz. Bunlardan daha da önemlisi risk almaya ne kadar açık olduğunuz ve riski ne kadar tolere edebileceğiniz önemlidir.
Geçmiş deneyimlerinizden bahsederken, özellikle geçmişte tecrübe ettiğiniz sektörler yeni startup fikrinizi bulurken ve hayata geçirirken benzersiz bir katkı sağlayabilir. Uzun yıllar boyunca üzerinde çalıştığınız alanlardaki sorunları ve fırsatları sizin görebilmeniz daha mümkün olabilir.
Girişimci olmaya karar verdiniz ve potansiyel iş fikirleri üzerine çalışmaya başladınız. O harika iş fikri duştayken bile aklınıza gelebilir. Ardından fikrinizi test etmeniz gerekir. Bunun için kullanıcı araştırmaları ve onlardan gelen feedbackler yardımcı olacaktır. Sonrasında bir iş planı ve pitch deck hazırlayıp startup fikrinizi sunabilirsiniz.
Bu aşamadan sonra ürününüzü nasıl yapacağınızı, hangi ekip arkadaşlarına ve kaynaklara ihtiyacınız olduğunu belirlemelisiniz. Doğru ekip arkadaşlarınızı bulduktan sonra bir MVP (minimum viable product) geliştirmelisiniz. MVP sayesinde ürününüzün çalışıp çalışmadığını test edebilirsiniz. Bir yandan da startup hızlandırıcı ve kuluçka merkezlerine başvurabilirsiniz. Bu kurumlardan alacağınız hizmetler fikrinizi doğru yola koymanıza, geliştirmenize yardımcı olur. Ayrıca networking fırsatları doğurur.