Hepimizin bildiği üzere, girişimler çok hızlı büyümesi beklenen şirketlerdir. Genellikle birkaç ortak ile başlanan bu macerada gün geçtikçe yeni ekip arkadaşlarına ihtiyaç duyulur. Girişimci, yapılacak işlerin bazıları için insan kaynağına ihtiyaç duyduğunda ise artık bir işveren olmaktadır. Peki ekibe yeni bir üye katılması gerektiğinde bu kişi, girişimciye ne kadara mal olur?
İşverenlerin hesaplamalarında yer alan önemli gider kalemlerinden birisi de personel ücretleridir. Ancak, çalışana verilecek maaş belirlendikten sonra vergiler ve sigorta primi her zaman doğru rakamlarla hesaba dahil edilmeyebiliyor. Ücrete ait tüm rakamların yer aldığı bordro hazırlandığında ortaya çıkan toplam tutarın sürpriz yaratmaması için, çalışan maliyetini tam olarak aşağıdaki adımlarla hesaplayabiliriz.
Öncelikle maliyet içeriğinde neler olduğunu listeleyelim;
- Çalışanın banka hesabına yatırılacak ücret
- Gelir ve Damga Vergisi
- SGK primi
- Asgari Geçim İndirimi
Her çalışan, emeği karşılığında bir ücret aldığında gelir elde etmiş olur ve istisnalar hariç Dünya üzerinde hemen her yerde bu geliri üzerinden vergi vermek durumundadır. Hesaplamaları etkileyen ilk başlık bu vergiye kimin katlanacağı noktasıdır. Çalışanlar, ellerine geçecek rakamın peşinde olduklarından, verginin işveren tarafından ödenmesini beklerken; işverenler de toplam maliyet peşinde olduklarından vergi sonrası değil, vergi öncesi rakamı dikkate alırlar. Bu noktada “brüt ücret” ve “net ücret” kavramları ortaya çıkar. “Brüt ücret”, işveren açısından dikkate alınan maaş, “net ücret” ise kesintiler sonrası çalışan tarafından dikkate alınan maaştır.
SGK primi de vergiye benzer şekilde çalışanın katlanmak istemediği, işverence ödenmesini beklediği tutardır. Vergi öncesi brüt ücret üzerinden hesaplanan SGK primi, işçi ve işveren payı olarak iki parça halinde hesaplanır. Sağlık hizmetleri ve emeklilikte alınacak maaş karşılığı olarak ödenen SGK primlerine ilaveten bir de işsiz kalındığında alınabilecek destek ödemesi karşılığında ödenen işsizlik primi de bordro dahilinde hesaplamaların arasında yer alır.
Maliyet hesaplamalarını göreceli olarak en düşük derecede etkileyen ancak her daim tartışma yaratabilen üçüncü kalem ise Asgari Geçim İndirimi’dir. Çalışanın elde ettiği gelir üzerinden hesaplanan verginin bir kısmı çalışanın aile yapısına göre belirlenen tabloya istinaden kişiye iade edilir. Esasen çalışanın hakkı olan bu iade, verginin işverence karşılandığı kabul edilen durumlarda, işverene iade şeklinde de yorumlanabilmektedir.
2019 yılında geçerli olan asgari ücret değerleri üzerinden yukarıda anlatılanları rakamlarla eşleştirmek istersek;
1 aylık emeği karşılığı 2.021 TL kazanan kişi çalıştığı iş yeri için 3.006 TL’lik iş gücü maliyeti olarak kabul edilmektedir. Aylık net kazancı daha yüksek olan kişiler gelir vergisi tarifesinde üst basamaklardaki oranlarla vergilendirildiğinden işveren maliyeti ile aylık net ücret arasındaki farklılık da değişmektedir.
Çalışan ile işveren arasındaki anlaşmanın net ücret üzerinden olması durumunda işveren maliyeti yılın başından sonuna doğru vergi basamaklarına göre artış gösterecektir. Net ücret yerine brüt ücret üzerinden anlaşma olur ise işveren maliyeti her ay sabit kalacaktır.
Örnek olarak aylık 5.000 TL net ücret ile çalışan personel yıl içerisinde artan tutarlarda işveren maliyeti oluştururken, brüt ücreti 8.000 TL olan personelin işveren maliyeti ise yıl boyunca sabittir.
Hatırlatmak isteriz ki, 2018 yılının başından itibaren SGK bildirimlerine meslek kodları eklenmesi uygulamaya alınmıştır. Bu zorunluluk ile birlikte, ülke genelinde, meslekler bazında ücretler hakkında istatistiksel veriler oluşmaya başlamıştır. Bu veriler kullanılarak işverenler kolaylıkla kontrole tabi tutulabileceğinden, yaptıkları işler itibari ile asgari ücret alması gerçekçi olmayan çalışanların bildirimlerde yer alan maaş tutarlarının asgari ücretin üzerinde olması önemle tavsiye edilmektedir.